Devlet adamları insana, kimlik, inanç, etnik aidiyet ve siyasal ideoloji gözüyle değil, sadece ama sadece insan gözüyle bakar.
Tıpkı Fatih Sultan Mehmet’in kendi vezirlerine söylediği gibi;
“insana kim olduklarını sormayın, aç mı, tok mu diye sorun…”
Günümüzde ne o devlet adamları, ne devletin adaleti ne toplumsal ahlakımız kaldı. Kimliklere, mahallelere, inançlara hapsolduk, cami cemaatlerimiz de bölündü. Bölündük, parçalandık.
Vefayı, insanlığı, dostluğu, komşuluğu, arkadaşlığı unuttuk. Tüm dostluklar çıkarlarla ölçülür oldu. Allame-i cihan bile olsanız maddiyatınız yoksa sözünüz de beş para etmez.
Sözü uzatmadan konuya geleyim.
Mülkiye Başmüfettişliği, kaymakamlık ve Vali Yardımcılığı da yapan Mahmut Esen’in zaman zaman yazı ve değerlendirmelerine yer veriyorum. Çünkü gerçekten mükemmel bir birikime sahip, son derece donanımlı ve bir o kadar da insanlığını koruyan ender kişilerden biridir.
Seksen beş yıl önce vefaya, devlet adamlığına, devlet ahlakına dayalı yaşanan bir olayın seksek beş yıl sonra olayın tüm kahramanları bir araya getirerek muhteşem bir ilkeye imza attı. Hepsine tanık oldum, yapılan toplantıya Diyarbakır eski Valimiz Doğan Hatipoğlu’yla birlikte katıldım.
Eğer günün birinde imkânlarım el verir, ömrüm yeter ve olayın kahramanları da onay verirse bu hikâyeyle ilgili roman yazmayı da düşünüyorum.
Söz Mahut abinindir…
“Başkent Üniversitesinin yayınlarından Bütün Dünya Dergisinin 2025 Ocak Ayı serisinde 91-96 sayfalarında yayınlanmış olan: “Atatürk’ün Kaymakamı” başlıklı; nüfus cüzdanı olmadığı/alamadığı için çağrıldığı köy enstitüsüne gidemeyeceğini öğrenmenin üzüntüsü içinde hükümet konağı merdivenlerine oturmuş, çaresizlik içinde sessizce ağlayan köy çocuğunu fark eden, neden ağladığını soran, elinden tutup Nüfus Müdürlüğüne ve Makam odasına götüren, sorununu çözümleyen, cüzdanından yol harçlığı veren, bir görevli aracılığıyla gideceği kamyonun şoförüne teslim eden "Mustafa Kemal’in Kaymakamına," teşekkür edebilmek için onu araştıran Köy Enstitüsü mezunu öğretmen Musa Uysal’ın ( Musa Emmi) gerçek yaşam öyküsünü gözyaşlarımla okudum.
([http://www.butundunya.com/#e-dergi&Sayfa=92](http://www.butundunya.com/#e-dergi&Sayfa=92) )
Emekli mülki idare amiri olmam, olayın memleketim olan Çorum iline bağlı Mecitözü ilçesinde geçmiş olması, sözü edilen Hükümet Konağında kaymakam yardımcısı olarak çalışmış olmam, öyküdeki Hocamızın “vefa borcu” gibi yüce değerlere sahip olması vb. nedenlerle yazıdan çok etkilendim.
Emeklilik sonrasında yaptığı başvuru üzerine dönemin İçişleri Bakanlığı yetkililerinin 1940 yılındaki Mecitözü Kaymakamının ad ve soyadını verememiş olmalarına üzüldüm.
Konuyu; Musa Emmi’nin bir tür vasiyeti kabul ederek, gecenin geç saatlerine kadar, R.G. tek tek tarayarak, Sabri Demir ismini tespit ettim ve Musa Emmi’nin çocukları ile paylaştım.
Musa Emmi’nin çocukları ve sevenleri kaymakamın isminin belirlenmiş olmasından çok mutlu oldular.
Kaymakamın hayatta olan yakınlarının öğrenilebilmesi halinde rahmetli babalarının içinde ukde kalan; kendilerinin de vasiyet olarak kabul ettiği, bugünlere gelmesinde katkısı olan kaymakamın hayatta olan yakınlarına teşekkür borçlarını iletmek ve onlarla tanışmak istediklerini söylediler.
Hocamızın; profesör, uzman doktor/doktor ve öğretmenlik statüsü kazanmış çocuklarının içtenlikli/vefalı bu yaklaşımlarından çok etkilendim.
İçişleri Bakanlığı özlük dosyası kayıtlarından hareketle kaymakamın hayatta olan torunlarına ulaştım.
Hocamızın çocuklarının kendilerini, uygun görecekleri bir tarihte, Ankara’da ağırlamak, hocamızın ailesi, yakın dostları ve arzu eden mülki idare amirlerinin katılacağı, yaşam öykülerinin dile getirileceği sade bir toplantıda teşekkürlerini iletmek, katılanlara ikramda bulunmak ve babalarının kitaplarını da hediye etmek istediklerini ilettim.
Bu toplantının rahmetlilerin minnet/şükranla anılmasına ve iyilik yapmak şeklindeki güzelliklerin gençlere de bulaşmasına/yaygınlaşmasına vesile olacağını ifade ettim.
Görüşmem torunlar için beklemedikleri hoş bir sürpriz oldu. Çok memnun oldular. Öneriyi sevinçle kabul ettiler, çok güzel duygusal anlar yaşadık.
Torunlar ve Hocamızın çocukları arasında ortak WhatsApp grubu oluşturuldu.
9.05.2025 günü saat 14.00’te Ankara’da Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Genel Merkezinde yapılacak toplantıda bir araya gelinmesi kararlaştırıldı.
Toplantı; belirtilen yer, gün ve saatte yapıldı. Toplantıya; İzmir, İstanbul ve Çorum illerinde ikamet etmekte olan torun ve evlatlar, Hocamızın yakın dostları, emekli mülki idare amirlerinden yoğun bir katılım oldu.
Müzik dinletisi ile başlayan programda: Hocamızın anlatımı ile kaymakamla ilgili öyküsü seslendirildi. Hocamızın çocukları adına Dr. Leyla Alkaş, Musa Emmi kitabının yazarı Av. Şıhca Yavuz, Köy Enstitüleri Vakfı yetkilileri birer konuşma yaptılar.”
“Program gereği bende özlük dosyasında bilgi/belgelere göre Kaymakam Sabri Beyin yaşamı, mesleki çalışmaları konusunda bir sunum yaptım. Dedeleri hakkındaki bazı bilgileri (Ortaokulu babasının görevi nedeniyle Hama ve Halep’te okuduğunu, Harbiye Nazırı Enver Paşa’dan Harp Madalyası aldığını, görev yaptığı yerleri, başarıları nedeniyle aldığı takdirnamelerini, fotoğraflarını vb.) ilk kez öğrenmiş olmanın benzersiz sevinci/ heyecanını ve mutluluğunu, dedelerinin yaptıklarıyla 85 yıl sonra bile gündeme gelmiş olmasının haklı gururunu yaşadılar.
Hocamızın arkadaşları ve Kaymakamın torunları adına Kutlu Erkmen tarafından yapılmış konuşmalardan sonra program kokteyl ile sona erdi.
Her yönüyle çok güzel; kaymakamlık mesleğinin özelliğini de yansıtan duygu yüklü, anlamlı bir toplantı oldu.
Bir kaymakamın küçük bir iyiliğinin 85 yıl sonra bile unutulmadığını, vefanın yok olmadığını, yeni dostluklar edinilmesine vesile olduğunu gördük.
Kaymakamın torunlarının duygu ve düşüncelerinin bilinmesi/algılanabilmesi ve genç kuşaklar tarafından öğrenilmesinin de yararlı olacağı düşüncesiyle bana Hocamızın çocuklarına gelen bazı ileti örneklerini aşağıya çıkardım.
1-“…Sayın Uysal Ailesi ve sizin çok değerli bilgi ve belge toplama çalışmasıyla gerçekleşen toplantıda, rahmetli Musa Hocamızın Kaymakam’dan gördüğü iyiliğin karşılığını verme arzusu gerçekleşmiş oldu.
Sizin belge ve bilgiler, Sabri Dedemizi çok daha yakından tanımaya, aynı zamanda da Uysal Ailesinin Dedemizi tanımasına vesile olmuştur Bu nedenle sizi her zaman sonsuz minnet duygusuyla hatırlayacağız.
Kez , Musa Hocamızın güzide evlatlarına olan vasiyeti yerine getirme çabalarıyla Sayın Leyla Hanım ve kardeşleri kalbimizde yer etmişlerdir.
Vefakârlık kendine iyilik yapanı unutmamaktır. Musa Hocamız da böyle yüce bir vasfa sahip insan olarak kalbimizde müstesna bir yer edinmiştir.
Bütün bu nedenlerle hem Musa Hocamızı tanımış, hem de güzide evlatlarıyla tanışmanın, ayrıca sizi tanımış olmanın sonsuz mutluluğunu yaşıyoruz...”
2- “…Toplantı harikulade güzeldi ve çok güzel ev sahipliği yapıldı. Ben yaşadıklarıma inanamıyorum. Mucize bu olsa gerek. Ben de emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyor, sevgilerimi ve saygılarımı gönderiyorum…”
3-“…Bizi, elimizden tutup, yaptığınız araştırmalarla Cumhuriyetin kuruluşuna götürdünüz, günümüz çaresizliği, kızgınlığı içinde bize ışık tuttunuz…..Bize dedemizi tanıttınız….Emekli bir tarih öğretmeni olarak size minnetimi anlatamam……Tekrar teşekkürler ….”.
4-“…Dedemizin bu güzel mirasını bize kazandırdığınız için ne kadar teşekkür etsek az gelir. Fotoğraflar için de ayrıca teşekkürler. İlerleyen zamanda tekrar görüşmeyi ümit ediyoruz…”
Son olarak Hocamızın ailesi adına gönderilmiş bir iletiye de yer vermek istiyorum.
“….Atatürk’ümüzün Kaymakamı Sayın Sabri Demir’in çok değerli torunları ve gelinleri, sizleri tanımaktan büyük bir mutluluk duyduğumuzu özellikle belirtmek isterim. Etkinliğe katılarak bizlere onur veren Demir Ailesinin tüm bireylerine, (…) gönül dolusu teşekkürlerimizi, sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz…”
Bu tür güzelliklerin yaygınlaşması, unutulmaması, Tüm Ülkemize duyurulması, toplum olarak bu tür güzelliklere çok ihtiyacımız olduğuna inanıyorum” diyor Mahmut abi…
Bu yaşanmış gerçek hikâyenin en başta mülki/idare amirlerine, kamu otoritesi başındaki tüm yetkililere, siyasetçilere ve tüm toplumumuza bir örnek olmasını diliyorum.