Diyarbakır Yenişehir Ziraat Odası Başkanı Süleyman İskenderoğlu Diyarbakır'da yaşanan kuraklık ve çiftçilerin sorunlarına ilişkin yirmibirtv mikrofonuna konuştu.
Diyarbakır ve Bölgenin Yeni Nesil Dijital Medyası yirmibirtv'ye önemli açıklamalarda bulunan İskenderoğlu hükümete seslenerek üretici çiftçiye gerekli destek ve kolaylığının sağlanması gerektiğini ifade ederek "Çiftçi üretime küser ise çiftçiye bir daha ekim yaptıramazsınız" dedi.
Daha önceki yıllarda kuraklığın bölgesel olduğuna dikkat çeken İskenderoğlu bu yıl yaşanan kuraklığın endişe verici olduğunu belirtti.
Ülkenin tamamında ciddi bir kuraklık var
"Yaklaşık olarak 45 - 50 gündür bilindiği üzere bölgemizde daha doğrusu Türkiye'nin tamamında herhangi bir yağış gelmedi.Sadece bir hafta 10 gün önce böyle bir çiseleme gibi yağdı o da zaten ne bir ürüne ne mahsule ne de barajlara hiçbir etkisi yararı olmadı.Önceki yıllarda kuraklık olduğu zaman bölgeseldi mesela İç Anadolu'da olurdu, Güneydoğu'da olmazdı, Güneydoğu'da olurdu, Batı Karadeniz'de olmazdı, Batı Karadeniz'de olurdu, İç Anadolu'da olmazdı veyahut Marmara'da olurdu.Ama bu yıl şu anda görünen o tehlike ülkenin tamamında ciddi anlamda bir kuraklık var. Ve bu da bizi derin bir endişe ve kaygıya sevk ediyor.Yani benim şu anda dizlerim kırılmış durumda. O kadar korkuyorum kuraklıktan" ifadelere yer verdi.
İskenderoğlu, kuraklığın herkesin ortak derdi olması gerektiğini belirterek kuraklığın dolaylı olarak 85 milyonu etkilediğini söyledi.
Hepimizin ortak derdi
Kuraklık direkt olarak bizleri çiftçileri etkiliyor fakat dolaylı olarak 85 milyonu etkiliyor.85 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının tamamını etkileyen ve hepimizin ortak derdi sorunu ve sıkıntısı olması lazım.Yoksa bu işin altından çıkamaz.Işte ben kendi evimdeyim de kuraklık var var. Beni ilgilendirmez hiç kimse bu yangıya kapılmasın ve bu da büyük bir yanlıştır.Hepimizin ortak derdi, ortak kaygısı, kuraklık olması lazım.Hem tarım ülkesiyiz hem de il olarak da tarım iliyiz.Ilimizin geliri sanayileşmemiz yeterli derecede olmadığı için biz ne bir Bursa'yız, ne bir Antep'iz, ne bir Kayseri'yiz. Işin doğrusu bu. Diyarbakır tarım kenti ve pamuktan tutun Mısır, buğday, arpa, mercimek, bunların tamamı bizim ilimizden çıkıyor ve hepimizin de geliri tarımdır.
Çiftçilerin kuraklık karşısında desteklenmesinin önem arz ettiğini belirten Diyarbakır Yenişehir Ziraat Odası Başkanı Süleyman İskenderoğlu "Çiftçilerimiz uretimden vazgeçerse onları bir daha üretime döndüremeyiz" dedi.
Kuraklık Fonu oluşturulmalı
Acil olarak hükümetin TARSİM tarım sigortası poliçelerinde bir yüksek çıktığından, Tarım sigortası, poliçelerini bir indirim yapılması lazım.Verdiği teşvik rakamlarını yükseltmesi gerekir.Bir tarafta kuraklık diğer taraftan da prim borcuna bakıyor prim borcu yüksek olunca çiftçi korkuyor onu yapmıyor.Bir diğer önemli can alıcı nokta ise acil olarak hükümetin Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu kuraklığı dikkate alarak bir kuraklık fonu Tarım Kuraklık Fonu adı altında bir fon oluşturulmalıdır.5 veya 7 milyar TL olacak şekilde bir kuraklık fonu oluşturup çiftçilerimizin hem hayatını idame etmesi hem de bir sonraki yılı tekrardan ekebilmesi için bir fon oluşturulup buradan çiftçiye destek sunması lazım.Aksi takdirde iş farklı yerlere gidiyor. Şimdi çiftçi üreticilerimiz bir yıl kurak, iki yıl kurak, çiftçiler üretimden vazgeçerse bir daha çiftçiyi köye götüremezsiniz ve ona ekim yaptıramazsınız.En büyük kaygım da ne biliyor musunuz? Çiftçilerin üretimi bırakıp köylerden, kırsal mahallelerden şehirlere metropollere göç etmesi. En büyük tehlike de aslında o dolayısıyla bunun gerçekleşmemesi için buradan hükümete, Sayın Cumhurbaşkanına sesleniyorum.Kuraklık fonu kurulup çiftçiye zamanında ve yeterli derecede bir destek sunulmalıdır.Kuraklık fonu, sulu araziye verilsin demiyoruz sadece kuraklıktan etkilenen çiftçiye verilsin diye bu fonu oluşturulması lazım.Yoksa çiftçilerimiz eğer üretimden vazgeçerse, üretimden küserse bir daha onları üretime döndüremeyiz. Çünkü ne güçleri kalır, ne mecalleri kalır.
Kuraklığın tüm Türkiye'yi etkisi altına aldığını, ülke olarak hiç kimsenin tedbir almadığını ve bu gerçeği saklamanın bir faydası olmadığını belirterek "Adım adım gıda krizine gidiyoruz" dedi.
Adım adım kuraklığa ve gıda krizine gidiyoruz
Eğer çiftçinin ekim şevki giderse çiftçiyi bir daha döndüremeyiz.Sayın Cumhurbaşkanımız sesimizi duyması lazım, bu kuraklık karşısında kimse banane diyemez çünkü dolaylı olarak vatandaşı etkiliyor.Işin kötü tarafı kuraklığın şuan tüm Türkiye'de olması, daha önceki yıllarda kuraklık vardi fakat bazı bölge de varken diger bölgede kuraklık yoktu, Urfa'da vardı, Diyarbakır'da yoktu, Diyarbakır'da vardı, Hakkari'de yoktu, Tunceli'de vardı, Bitlis'te yoktu birbirimizi tamamlıyorduk.Şu anda ciddi anlamda bir kuraklık var.Tüm Türkiye'yi sarmış durumda. Adım adım kuraklığa ve gıda krizine gidiyoruz.Bunu gizlemenin, saklamanın bir anlamı yok.Herkes bu tehlikenin farkında olması lazım.Amerika meteoroloji ajansı 4 5 yıl önce dedi ki Türkiye'nin coğrafyasını da içinde olduğu birkaç ülkeden bahsetti ve bunların 8 veya 10 yıl kuraklık riski ve tehlikesi olduğu söyleniyordu.Bu riske karşı ülke olarak hiçbir tedbir almadık. Ne biz aldık, ne vatandaş aldı ne de hükümet almış, hiç kimse tedbir almamış.
GES Projeleri biran önce devreye girmeli
Öncelikli olarak bitirilemeyen barajlar bitmesi lazım.Yıllardır bitmeyen Kral Kız, Dicle Barajı ana kanalları Silvan barajı ve ana kanalları ve Türkiye'deki barajlardaki tüm eksiklikler bitirilmelidir. Her şeye para varsa bir zahmet deseye de para aktarılsın.DSI'ye yatırım yapılarak yatırımlar bitirilsin.Eğer bu bitmese bu sonraki yıl sonraki yıl, bir sonraki yıl tekrar biz bunlar karşımıza çıkacak. Dolayısıyla barajların devreye girip çiftçinin hizmetine sunulmalı.Bunun yanında Güneş enerji santrali, GES projelerine tüm barajların üstüne GES projesi kurulup barajlardan Ana kanallara su pompalayacak pompalara güneş enerjisiyle pompalanması lazım yoksa bu enerji maliyetleriyle çiftçi bu maliyetlerin dibinden çıkamıyor. Büyük de sorun teşkil ediyor.
Yarım kalan projeler bitirilmelidir
Bir dönüm pamuk ve mısırın maliyeti Bin 500 ile Bin 700 TL arasında değişiyor. Buda çiftçinin 150 170 kg'ye yakın buğdayına tekabül ediyor.Çiftçi 170 kg buğday satacak direkt elektrik parasını ödeyecek.100 kg'de da pamuk satacak, 110 kg'de pamuk satacak elektrik faturasını öyle ödeyebilecek bu ciddi anlamda bir sıkıntı. Güneş enerji santralleri olduğu zaman pompaları ana kanalları besleyen pompaları kastediyorum.O pompalara güneş enerji santrallerinde GES projeleri devrede olmuş olsaydı bir nebze olsun çiftçi rahat edebilirdi.Dolayısıyla Enerji Bakanlığı'nın DSİ'ye ve DSİ'de en büyük payı tarımsal sulama için ayırması lazım.Bu yarım projeler, eksik olan projelerin bitirilip çiftçi üreticinin, vatandaşın 85 milyonun hizmetine sunması sunulması lazım" ifadelerine yer verildi.