Deprem Çalıştayı'nda konuşan Prof. Dr. Naci Görür, Diyarbakır'da iki deprem tehlikesinin olduğunu ve kentin depreme karşı dirençli hale getirilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Diyarbakır'ın kendisi tehdit alanında bulunmuyor. Komşunun depremini hissedeceksiniz, bu nedenle önlem alınmalı" dedi.
Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO), Dicle Üniversitesi, Doğu Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSİFED), Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) ve Diyarbakır Mermerciler ve Madenciler Derneği (DİMAD) tarafından "Depreme Dirençli Kentler Diyarbakır" çalıştayı düzenlendi. Rezan ilçesinde bir otelde yapılan çalıştayın açılış konuşmasını JMO Amed Şube Başkanı Dicle Barç yaptı.
Barç, doğal afetlerin felakete dönüşme nedenlerinin yanlış imar planları ve olumsuz sosyo-ekonomik koşullar olduğunu belirterek, Diyarbakır'ın ciddi deprem tehlikesi altında olduğunu ifade etti. Barç, "Depreme karşı neler yapmalıyız? İmar afet ve yapı denetim mevzuatlarının ve yaşam alanlarının oluşturulması için gerekli hukuksal altyapılar sağlanmalı, sel taşkın alanlarına sınırlamalar getirilmeli, bu alanlar güvenli bölgelere taşınmalı. Mühendislik hizmeti almayan hiçbir uygulamaya ruhsat verilmemelidir. Deprem yönetmelikleri gereği temel zemin etüdü yapılmalıdır. Kuzey ilçelerinde zemin etüdünü belediyeler istemiyor gibi görünüyor. En etkili önlemlerden biri de denetimdir. Denetleme mekanizmasıyla yerinde zemin etüdü incelenmesi yapılmalıdır." dedi.
Ulusal ve yerel düzeyde deprem master planlarının hazırlanmasının önemine değinen Barç, "İhmallerin, bilimsel ve mühendislik bilgisinden uzak seçimlerin, kalitesiz yapıların bedelini 6 Şubat'ta hep birlikte gördük. 11 ilde yüzbinlerce binanın yıkılmasına on binlerce yurttaşımızın yaşamını yitirdiğini gördük. Bir daha böyle bir felaket yaşanmaması için bilimsel kriterlerle depreme dayanıklı kentler oluşturma konusundaki katkılarınız için teşekkür ediyorum." diye konuştu.
DTSO Başkanı Mehmet Kaya, deprem sürecinde Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu'nun çalışmalarına değinerek depreme karşı önlem alınması gerektiğini vurguladı.
Çalıştay'ın ikinci oturumunda "Deprem Dirençli Diyarbakır Yaratmak" başlıklı bir konuşma yapan Prof. Dr. Naci Görür, Türkiye'de Afet Bakanlığı'nın kurulması gerektiğini önerdi. Görür, "Ciddi bir bakanlık kurulursa, liyakata dayalı bir şekilde yönetilirse, yeterli bütçe tahsis edilirse ve anayasal bir çerçevesi olursa, siyasi ayrımların üstünde bir bakanlık ile Türkiye'yi depreme karşı 10-15 yılda hazır hale getirebiliriz." dedi.
Görür ayrıca, "Deprem oldu mu, olacak mı, nerede olacak, nasıl olacak?" gibi soruların artık geçerliliğini yitirdiğini belirterek, "Bugün olmasa bile yarın mutlaka bir deprem olacaktır. Türkiye deprem kuşağında bulunuyor ve depremler kaçınılmazdır. Bugün veya yarın, büyük bir depremin olacağını ve binlerce insanın hayatını kaybedeceğini duyabiliriz. Bu sürpriz bir olay değil. Bu nedenle hangi partiye oy verirsek verelim, deprem siyasi bir mesele değildir. Hep birlikte Diyarbakır'ı depreme karşı dirençli hale getirmek istiyoruz. Eğer bir plan varsa getirin, yoksa uzak durun." şeklinde konuştu.
Görür, Diyarbakır'ın iki deprem tehdidi ile karşı karşıya olduğunu ve bu tehditlerin Bitlis-Zagros kenet kuşağı çevresinde ve Doğu Anadolu fay hattı üzerinde olduğunu belirtti. Bu tehditlerin Diyarbakır'ı etkileyeceğini ancak uygun zemin etüdü ve yapı denetimi yapıldığında büyük felaketlere yol açmayacağını ifade etti.
Kentte deprem üretebilen ve tehdit oluşturan fay hatlarının Bitlis-Zagros kuşağı ve Doğu Anadolu fay hattı olduğunu açıklayan Görür, bu fay hatlarının levha sınırları olduğunu ve levha sınırlarının depreme neden olduğunu söyledi. Diyarbakır'ın bu tehditlere maruz kalmasına rağmen, uygun zemin etüdü ve yapı denetimi yapılması durumunda büyük bir felaketin önlenebileceğini belirtti.
Kentte düzgün inşaatların yapılması durumunda depremin ciddi zarar vermemesi gerektiğini vurgulayan Görür, kentin jeolojik yapısının bazalt ve sağlam olduğunu, bu nedenle doğru inşaatlarla Diyarbakır'ın depreme dayanıklı hale getirilebileceğini ifade etti.
Kentleri depreme dayanıklı hale getirmek için gerekli kaynakların oluşturulması gerektiğini ve bu amaçla yapı fonlarının oluşturulması önerisinde bulunan Görür, ayrıca mikro bölgeleme çalışmalarının yapılması gerektiğini belirtti. Mikro bölgeleme çalışmalarının Diyarbakır'da hangi bölgelerin deprem tehlikesi altında olduğunu belirleyeceğini ve bu bilgilere dayalı olarak yönetim planlarının oluşturulması gerektiğini söyledi.
Deprem eğitiminin önemine vurgu yapan Görür, halkın deprem bilinci, kültürü ve eğitiminin artırılması gerektiğini ifade etti. Bu amaçla anaokulundan başlayarak deprem bilinci aşılanması gerektiğini belirtti.
Görür, kentin tamamen depreme dirençli hale getirilmesi için alt yapı, yapı stoku, ekosistem ve çevre, atık yönetimi, ekonomi gibi altı ana maddeye dikkat çekti ve bu konuların üzerinde çalışılması gerektiğini söyledi. Ayrıca olası bir depremin ardından çıkacak molozların yönetimi için şimdiden döküm alanlarının belirlenmesi gerektiğini ifade etti.
Çalıştay, Prof. Dr. İdris Bedirhanoğlu ve Prof. Dr. Bahar Yetiş'in depremle ilgili konuşmalarıyla devam ediyor.