Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad - TJA) öncülüğünde Diyarbakır'da düzenlenen “1. Kürt Kadın Parlamenterler Konferansı” devam ederken, etkinlikte söz alan deneyimli siyasetçi Leyla Zana önemli mesajlar verdi. Zana, yıllar içinde sistemin özünde ciddi bir dönüşüm yaşanmadığını vurgulayarak, “O zaman da kardeşlik istiyorduk, bugün de istiyoruz. Ancak bu, tek taraflı olmaz; kardeşlik ancak karşılıklı olursa anlam kazanır” dedi.
Sezai Karakoç (Çand Amed) Kongre Merkezi’nde yapılan konferansın “Siyasette kadın: Dört parça Kürdistan ve Avrupa'da ortak mücadele” başlıklı oturumunda konuşan Zana, kadınların tarihsel direnişine ve bugün karşılaştıkları engellere dikkat çekti.
“Kadınlar bir zamanlar sadece dört duvar arasına sıkıştırılmıştı. Ancak özellikle Rojava’daki kadınlar, tüm dünyaya örnek oldular” diyen Zana, Kürt halkının yüzyıllardır baskı altında olduğunu, ancak bu zulme dünya kamuoyunun yeterince tepki göstermediğini belirtti.
Kadınların sezgisel olarak içinde bulundukları karanlığı derinden hissettiğini ifade eden Zana, “Kadınların sesine kulak verilseydi ne savaş olurdu, ne göç, ne de zorbalık. Ama ne yazık ki kimse kadınları gerçekten dinlemedi” dedi.
Kürt hareketinde kadınların yerini de değerlendiren Zana, mücadelenin kimi dönemlerde yükseldiğini ancak henüz güçlü ve kalıcı bir örgütlülük düzeyine ulaşmadığını belirtti. “Kürt kadınları kendilerine inanmalı ve bu inancı topluma da taşımalı” diye ekledi.
1990’larda milletvekili olarak yaşadığı deneyimleri ve cezaevi süreçlerini de hatırlatan Zana, değişmeyen zihniyetle mücadelenin bugün de sürdüğünü dile getirdi. “Parlamento da, sokak da, cezaevi de bizim için mücadele alanıdır. Haklı bir davanın içindeyiz. Çünkü inkâr edilen, asimilasyona uğrayan, hakları yok sayılan biziz. Bu nedenle kimliğimize, varlığımıza sahip çıkmalı, başka yönlere savrulmamalıyız” sözleriyle konuşmasını tamamladı.