Eğitim Sen Diyarbakır Şubesi öğretimde yaşanan sorunlara ilişkin Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir araya gelerek açıklama yaptı.
Milyonlarca öğrenci ve öğretmen için ilk ders zili bugün çaldı. Yeni eğitim-öğretim yılının ilk gününde Eğitim Sen Diyarbakır şubesi basın açıklaması yaptı. Açıklamada Kürtçe anadilinde eğitim talebine vurgu yapıldı.
Açıklamada, “Öğretmenler ayakta Eğitim-Sen alanlarda” yazılı pankartını açan üyeler “Her zorak divê bi zinamanê xwe perwerde bibe”, “Anadilde eğitim haktır” ile “Em perwerda zimanê zikmakî dixwazîn” dövizlerini taşıdı.
Burada açıklama yapan Eğitim Sen Diyarbakır 2 Nolu Şube sekreteri Fesih Zirek, Türkiye’de eğitim sisteminin ciddi sorunlarla devam ettiğini söyledi. Zirek, “Ülkemizde Türkçe dışında başka dillerde eğitimin olmaması, eğitimdeki en başat sorun olarak durmaktadır. Bilindiği gibi ülkemizde Kürt, Çerkez, Laz, Arap ve daha birçok halk yaşamakta ve her halkın kendi anadili bulunmaktadır. Bu realite bizim zenginliğimizdir. Özel olarak ilimizde yaşayan çocukların yüzde 90’ında fazlası Kürt çocukları olmasına rağmen bu çocuklar Kurmancî ya da Dimilkî lehçelerinin hiçbirinde eğitim alamamaktadır” dedi.Yapılan açıklamanın devamında ;
Halkın öncelikli sorunu eğitimdir
Türkiye’de eğitim sistemi uzun süredir ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakılırken, eğitimin temel sorunlarına yönelik çözümsüzlük politikaları bizzat iktidar ve Milli Eğitim Bakanlığı eliyle yapılan yasal düzenlemeler ve fiili dayatmalar eşliğinde sürdürülmeye devam ediyor. Siyasi iktidarın eğitim alanında, uzun süredir kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı adımlar, çeşitli vakıf ve derneklerle iş birliği halinde hayata geçirilen ‘piyasacı’ ve ‘dini eğitim’ merkezli uygulamalar, başta öğrenciler olmak üzere, eğitim emekçileri ve velileri doğrudan etkilemiştir. Eğitimde yaşanan ve yapısal hale gelen sorunlar her ne kadar görmezden gelinmeye çalışılsa da eğitim sorunu, ekonomiden yaşanan gelişmelerin ardından halkın en önemli ve öncelikli gündemini oluşturmaktadır. Çocuklar eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamamakta, çocuk yaşta evlenmenin önüne geçen adımlar atılmamaktadır. Bölgesel, cinsel, sınıfsal eşitsizlikler, anadilinde eğitim gibi en temel sorunlar iktidarın çözmek bir yana daha da derinleştirdiği sorunlar olarak varlığını sürdürmektedir
Kariyer sınavını derhal kaldırın
Eğitim sistemi toplumsal cinsiyet eşitliğinden oldukça uzakta ve giderek dinsel içerik kazanan egemen ideolojinin yoğun baskısı ve denetimi altındadır. Toplumsal yaşamın her alanında görülen cinsiyetçilik ve cinsiyetçi uygulamaların en yoğun görüldüğü alanların başında eğitim alanı ve okullarımız gelmektedir. Eğitim sisteminin müfredat, ders kitapları ve uygulama alanları itibarıyla çocukların, etnik köken, dil, din ve inanç ayrımcılığı ile karşı karşıya olduğu bilinmektedir. Ülkedeki etnik, dilsel, kültürel çeşitlilik ve inanç çeşitliliği, eğitim programlarında ve ders kitaplarında neredeyse hiç yansıtılmamaktadır. Eğitime erişimde, kız çocukları, mülteci çocuklar, anadili farklı olan çocuklar, engelli çocuklar ve geçici koruma altındaki çocukların dezavantajlarını ortadan kaldıracak adımlar atılmamıştır. Ülkemizde bulunan bütün meslek kanunları, kamu özel ayrımı yapmaksızın ilgili mesleğe ilişkin ayrıntılı düzenlemeler içerirken, Öğretmenlik Meslek Kanunu sadece kamuda çalışan öğretmenlere yönelik olarak ve dar bir çerçevede düzenlenmiştir. Sosyal, demokratik, mesleki ve özlük haklarını güvenceye almayan bir düzenleme ile karşı karşıyayız. Eğitim emekçilerini kariyer basamakları üzerinden ayrıştırarak bölen ve “eşit işe eşit ücret” ilkesine aykırı bir içerikte hazırlanan ÖMK ve yönetmelik düzenlemesinin eğitim emekçilerinin yaşadığı sorunları çözmek bir yana daha da karmaşık hale getirdiği açıktır. Yine güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması gibi maddelerle üniversite döneminden başlayarak özgür bir eğitimcinin yetiştirilmesine engel konulmuş olmaktadır. Sadece ekonomik olarak küçük kazanımlar kanuna yerleştirilerek diğer tüm olumsuzlukların üstü kapatılmak isteniyor. Biz bunu kabul etmiyor ve bir kez daha sesleniyoruz! Derhal ÖMK uygulaması olan kariyer sınavını kaldırarak öngörülen ekonomik kazanımları ayırımsız tüm eğitim emekçileri için hayata geçirin.
Bilinçli bir kayıtsızlık bilinçli bir duyarsızlık !
Okulların fiziki altyapı ve donanım eksikliklerinin sürmesi, yardımcı ve hizmetli personel sorunu, kalabalık sınıflar sorunu, ikili öğretim, taşımalı eğitim, çocuk ve gençlerin dini cemaat ve vakıfların kreşlerine ve yurtlarına yönlendirilmesi, çocuklara yönelik taciz ve istismar vakalarının artması, tüm ülkede olduğu gibi ilimizde de sorun olmaya devam etmektedir. Kent özelinde baktığımızda başta merkez ilçeler olmak üzere herhangi bir alternatif yaratılmadan yeni bina yapılmak için yıkılan okullar, aynı binada birden fazla okulun dönüşümlü olarak eğitim yapması, ikili eğitimin beraberinde getirdiği gün doğmadan başlanan ve gece diyebileceğimiz saatlere kadar devam eden dersler, kimi okullarda 40-50’nin üzerinde hatta birçok ortaokulunda sınıf mevcutları 50-60 kişiyi geçmektedir, Bir şirketin bile konut yapımında bu kadar ilerlediği şartlarda, kamu adına okul binalarının yapılmaması; koşulların olmamasından değil bilinçli bir kayıtsızlık, bilinçli bir duyarsızlık olarak görülmektedir. Yine normal ortaokul ve liselerde mevcut durum bu iken İmamhatip okullarında mevcutların bu sayının üçte birine bile denk gelmemesi hatta bazı imamhatip okullarında birçok dersliğin kapalı durması eğitimde eşitsizliği ve çifte standardı beraberinde getirmektedir. Yine bazı köylerde tek ortaokul olmasına rağmen bu ortaokulun da imam hatibe dönüştürülmesi oradaki tüm çocukların tercih hakkının elinden alınması demektir. Ve maalesef bu durum birçok köyümüzde görülmektedir. Bu düzenlemeleri yapanlar suç işlediklerini bilmelidir.
Öğrenci ve öğretmenler mağdur edilmiştir
Sorunların çözülememesi ilimizde eğitimin kalitesinin yükselmesinin önünde ciddi engel teşkil etmektedir. Ayrıca “Etüt Diyarbakır Projesi“ olarak adlandırılan Destekleme ve Yetiştirme Kursları ile ilişkilendirilerek uygulanmaya çalışılan projenin, bu alanda sorunları daha da derinleştirdiği görülmektedir. Bu proje ile gerek öğrencilerin ulaşım sorunu, gerek öğretmen seçiminin hangi kriterlere göre yapılacağı, bazı kademe ve branşlarda mevzuata da uyulmayarak kurs talebinde bulunan okullarda kurslar açılmayarak hem öğrenciler hem de öğretmen arkadaşlarımız mağdur edilmiştir
Eğitim Sen olarak 2022-2023 eğitim-öğretim yılı başında bir kez daha;
Ülkede yaşayan tüm çocukların anaokulundan üniversiteye kadar kendi anadilinde eğitimin hakkının sağlanmasını istiyoruz.
Sınıf mevcutlarının tüm okul türlerinde OECD ülkeleri ortalamasına çekilmesini istiyoruz.
Okul binası derslik yapım ve onarım planlamalarının eğitim öğretimi aksatmayacak şekilde yapılmasını istiyoruz.
Eğitim emekçilerinin yaşanan ekonomik krizden daha az etkilenmeleri için poromosyon sözleşmeleri güncellenmeli, eğitim öğretim hazırlık ödeneği memur, yardımcı hizmetli, şef ayırımı olmazsızım tüm eğitim emekçilerine yılda iki defa bir maaş tutarında ödenmelidir.
Başta köylerde görev yapan eğitim emekçileri olmak üzere tüm eğitim emekçilerine beslenme ve ulaşım desteği verilmelidir.
Bakanlık tarafından başlatılan “köy yaşam merkezi” projesinin sözde kalmayarak tüm köy okullarına kadrolu öğretmenlerin atanarak bina-materyal ihtiyaçlarını karşılanmasını istiyoruz.
Ataması yapılmayan öğretmenler sorunun kalıcı olarak çözülmesi, ücretli ve sözleşmeli öğretmenliğin artık son bulmasını istiyoruz.
Tüm okullara yeteri kadar yardımcı hizmetli personelin kadrolu olarak atanmasını istiyoruz