Diyarbakır’da aralarında Baro, Ticaret Odası, Tabip Odası, İnsan Hakları Derneği gibi kuruluşların bulunduğu Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu, mahkemenin verdiği kararlara tepki gösterdi.
Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu, Kobani Davası’nda çıkan kararlara ilişkin açıklama yaptı. Platform sözcüsü Elif Turan, “Siyasal alanı daraltmaya yönelik yargı eliyle yapılan bu ve benzeri müdahalelere karşı durmaya devam edeceğiz” dedi.
Aralarında Ticaret ve Sanayi Odası, Diyarbakır Barosu, Ticaret Borsası, İnsan Hakları Derneği, Tabip Odası gibi 110 kurumun yer aldığı Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu, Kobani Davası kararlarıyla ilgili açıklama yaptı.
Açıklama öncesi konuşan Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, Kobani Davası hakkındaki görüşlerini sürekli paylaştıklarını, mahkemenin aldığı kararı ise hukuki bulmadıklarını söyledi.
Platform sözcüsü Elif Turan, verilen kararın toplum vicdanında karşılık bulmadığını söyledi.
Turan, “Kobani'de İŞİD’in barbarca gerçekleştirdiği saldırılara karşı demokratik bir hakkın kullanımı yönünde yapılan bir çağrı tweetinin; tüm hukuki güvenceler göz ardı edilerek yargı sürecine konu edilmesi, devletin birliği ve ülkenin bütünlüğüne yönelik bir saldırı değerlendirmesiyle ağır cezaların verilmesi toplum vicdanında karşılık bulmamıştır” dedi.
Yargı yetkisi kabul edilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin söz konusu tweetin ifade özgürlüğü çerçevesinde kaldığına dair görüş belirttiğini hatırlatan Turan, şöyle devam etti:
“Türkiye aleyhine ihlal kararı verdiğini de hatırlatmak istiyoruz. Siyaset ve sivil toplum alanını daraltan, hatta tümüyle ortadan kaldıran bu ve benzeri politik temelli yargılamalar, çoğulculuğu ve farklı fikirleri sindirme gayesiyle ülkeyi hukuk devletinden ve demokrasiden uzaklaştırmaktadır. Demokratik hukuk devletinin temeli şüphesiz bağımsız ve tarafsız yargıdır. Yargının bağımsız olamadığı bir ortamda hiçbir hakkın ve bireyin hukuk güvenliğinden söz edemeyiz. Savunma hakkı başta olmak üzere adil yargılanma hakkı ilkelerinin ihlal edildiği, AİHM kararlarının uygulanmadığı bir sürecin sonunda verilen ağır mahkumiyet kararları yargının, siyasi saiklerle hareket ettiğini ve bağımsızlığını yitirdiğini çok açık şekilde göstermiştir.