Haber Merkezimizin editörü Sabri Tekidi son zamanlarda Diyarbakır'da parklarda yaşanan, ölüm veya yaralanmalarla sonuçlanan olayları bu haftaki köşesine taşıdı.
Geçtiğimiz günlerde haberini yapmış olduğumuz merkez Bağlar İlçesinde bulunan Rihan Parkında öğrencilere saldırı sonucu 2 kişinin yaşamını yitirdiği olaya dikkat çekerek "Sorumlusu bizler miyiz yoksa, devletin güvenlik güçleri mi ?" sorusunu sordu.Şehrin önde gelenlerine, siyasetçilere, mülki idare yöneticilerine ve yetkililere seslenen Tekidi " Diyarbakır'a sahip çıkın " çağrısında bulundu.
Parkların bir suç mekanı haline geldiğini söyleyen Tekidi " kameralar karşısında çocukları gasp edebiliyorlar" dedi.
Nedir ya kimse korkudan çocuğunu okula dersaneye gönderemiyor, hele parklar başlı başına bir suç mekanı olmuş.Öyle olmuş ki kimse korkudan parklara akşam yada sabah saatlerinde yürüyüşe spor yapmaya veya ailece oturmaya gidemiyor.Uyuşturucu müptelası başıboş gençler, çeteler halinde dolaşıp uyuşturucu parası yüzünden okul ve dershaneye giden çocukları hiç çekinmeden korkmadan onlarca insanın gözleri önünde yüzlerce işyerlerinin güvenlik kameraları önünde gasp edebiliyor.
Bunlar nasıl bu kadar cesaretli olabiliyorlar?
Bakın gerçekten durum çok vahim, geçenlerde Bağlar'da Rihan parkında bir genç bu yüzden öldürüldü, daha iki gün önce 23 Ekim'de akşam saatlerinde okuldan çıkıp evine gitmekte olan öğrenciler evlerinin yolu üzerinde bulunan Kardeşlik parkından geçerken uyuşturucu çeteleri tarafından gasp yapılmak isteniyor çocuklar direnince dayak atıyorlar sonrada ellerinde ceplerindeki para ve akıllı saatini alıp kaçıyorlar.Ardından çocuğun velisi gelip görüntüleri almak istiyor fakat cafe sahibi vermemekte direniyor, olaya emniyet müdahil olunca cafe sahibi görüntüleri emniyet güçlerine vermiş.Bakın olay bir kafenin önünde yaşanıyor kafe insan kaynıyor, kafenin çevresi kamera dolu ama her ne hikmetse kimse bir şey görmüyor, duymuyor..
Açık söylemek gerekirse ben bunların bu kadar cesaretli olmalarını biraz halkın ve çevre esnafının korkak davranmasına, birazda adli makamların ve güvenlik güçlerinin zaafiyetinden mi desem yoksa, aldıkları cezalar onlar için caydırıcı olmadığından kaynaklandığını mi desem diye düşünüyorum ve yanılmıyorsam halkın korkak davranmasına asıl sebepte aldığım duyumlara göre esnaf işyerlerinin zarar görmesinden korktuğu için sesini çıkarmıyor yada çıkarmak istemiyor.
Çünkü çevrede yapılan araştırmalara göre esnaf açık açık söylüyor
"24 SAAT POLİS KAPIMIZDA NÖBET TUTAMAZ, POLİS GİTTİKTEN SONRA BUNLAR İŞYERLERİMİZE SALDIRIP ZARAR VERİYOR, BU YÜZDEN OLAYA MÜDAHALE EDEMİYOR VE KONUŞMAYA KORKUYORUZ"
O zaman bir tek şey kalıyor Devletin mülki idarecileri ve güvenlik güçleri her zamankinden daha fazla mesai yapıp bu sorunu çözmesi..
Çünkü bu işi devletin adli makamları ve emniyet güçlerinden başkası çözemez...
Ne olur değerli "SİYASETÇİLER MÜLKİ İDARE YÖNETİCİLERİ" Diyarbakır'a sahip çıkın.
"Gerçektende son zamanlarda Diyarbakır Turizm açısından kültürel anlamda güzel atılımlar yaptığı bu günlerde, yaşanan olayların biran önce bitirilmesi için elinizden geleni yapın.Bakın bir daha söylüyorum eğer ki Diyarbakır sahipsiz bırakılır, yaşananlara dur denilmez, gerekli önlemler alınmazsa, Diyarbakır eski kaos ortamına geri dönecek.İnanın ki bu da bazı çevrelerin çok hoşuna gidecek.Çünkü o zaman çıkan yangının karşısına geçip ellerini ovuşturarak sevinçle seyredecekler ve bundan da en çok zarar görecek olan yine Diyarbakır ve Diyarbakır halkı olacak" ifadelerini kullandı.
Yaşananlara tepki gösteren siyasetçi ve yazar aynı zamanda Ankara Temsilcisimiz Cüneyt Alphan ' da "Diyarbakır'ın hiçbir zaman sahibi olmadı ki, Diyarbakır'ın çocukları sokaklarda hayatları telef olurken siyasetçilerimiz bizden çok çocuk yapmamız için bide rica ediyorlar. Olan çocukları koruyamayan, geçindiremeyen halkla dalga geçercesine çocuk yapın diyorlar. Durum bu! " diyerek sitem etti.
Diyarbakır'ın aksine çok sahibi olduğunu söyleyen ismini vermek istemeyen bir vatandaş ise şu ifadelere yer verdi ;
"Diyarbekir aslında sahipsiz değil.Tam tersine çok sahibi var. Sıkıntı orda.Urfalı siyaseti Urfada, Elazığlı Elazığda yapmalıdır. Adı Dersim olan bir insan siyaseti bence gidip Dersim'de yapmalıdır.Diyarbekir şöhret olmak ve siyaset yapmak isteyenlerin çöplüğü olmamalı.Bir evde gece huzurla uyumak için kapıyı kitlemek gerek.DİYARBEKİR MÜLK-İ İSLAM'ın ANAHTARıdır. Kapısı artık kitlenmelidir.Daha sonra Şehrin büyükleri bir anne,bir baba gibi tüm fertlerle ilgilenmelidir.Akşama kadar ŞÖHRET denen çöplükte gezip eve mikrop taşıyanları uyarmalıdırlar" dedi.
Uyuşturucunun bitmesi için talebin bitirilmesi gerektiğini söyleyen Ramazan adında bir vatandaş ise ; Diyarbakır'ın huzura kavuşması için öncelikle ve büyük bir aciliyetle uyuşturucu iletinin bitirilmesi gerekiyor. Uyuşturucunun bitirilmesi noktasında da sadece kolluk kuvvetlerinin başarılı çalışmaları tek başına sonuca götürmez. Uyuşturucunun bitmesi için talebin bitirilmesi gerekiyor. Talebin bittiği madde, ürün ne olursa olsun yok olmaya mahkum olur. Bunun içinde insanların bilinçlendirilmesi gerekiyor. Burada özellikle uyuşturucu ile mücadele için varolan STK'lara büyük görev düşüyor. Güzel şehrimizde ilgili STK'lar ne yazık ki bu görevi yerine getirmiyor. STK'lar'ın çoğu yöneticilerin kendi reklamlarını yaptıkları makamlara dönüşmüş durumda. Ne yazık ki gençlerimiz zehirlenirken umurlarında olmuyor. Bu STK'ları makam elde etme aracı olarak görüyorlar. Benim fikrim öncelikle ve acilen şehrimizde STK'lardaki yolsuzlukları açığa çıkarma komisyonları kurulmalıdır " dedi.
Ömer isimli bir vatandaş " Kolluk kuvvetleri üzerine düşen görevi yapmalıdır.Mülki amirler takipçisi olmalıdır.Siyasi zevatta halkın çığlığını duymalıdır" ifadelerini kullandı.
Memleketin artık fuhuş ve uyuşturucu ile anıldığını ifade eden Fahrettin adındaki vatandaş "Malesef ki bu memleket her zaman ki gibi sahipsiz, herşeyi görüyoruz ama maalesef görmemezlikten geliyoruz malesef ki Diyarbakır eskiden örf ve adediyle yaşayan memleket iken şimdi ise sadece fuhuş uyuşturucu madde ile anılan bir memleket olarak anılıyor ve yazık ki bizler bu olaylara sadece göz yumuyoruz.Lütfen herkes çocuğuna sahip çıksın, gece geç saatlere çocuklarımız nerede bir merak edelim" ifadelerini kullandı.