Cüneyt Alphan ''Ankara Ayazında Aşk'ı yirmibirt'vye anlattı

Cüneyt Alphan

Gazeteci ve yazar aynı zamanda Ankara Temsilcimiz Cüneyt Alphan çıkardığı son romanını Diyarbakır ve Bölgenin Yeni Nesil Dijital Medyası yirmibirtv'ye anlattı.

Ankara Ayazında Aşk 

Toplumun Yarasıdır…

Köşe yazarımız Gazeteci-Yazar Cüneyt Alphan,  son yazdığı; Ateş Yayınlarında (https://www.pembevagonlar.com/ankara-ayazinda-ask.html) çıkan  “Anakara Ayazında Aşk” adlı romanın içeriğiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. 

Alphan;

“Önce Allah’a sonra kendime ve içinde bulunduğum topluma karşı duyduğum saygı ve sorumluluk duygumdan ötürü toplumun karşısına çıkarken iyi bir hazırlık yaparım.

İnsanların insanlık duygusuna dokunmaya çalışırım, zaten yazınsal hayatımın temel hedefi de topluma bir şey vermektir” dedi. 

Romanının kurgusunun gerçek ve yaşanmış hayatlara dayandığını, Yörük bir ailenin kan davasından ötürü yaşadığı acı ve dramları anlattığını, sadece Cumhuriyet tarihinde değil Osmanlı tarihinde de güdülen kan davalarının aileleri paramparça ettiğini, gelinleri eşsiz, çocukları da annesiz-babasız bırakıp, yıllar boyu süren kan davalarının sebep olduğu travmaların da görüldüğünü ifade de etti. 

“Kürtlerin kültürlerini dünden bugüne taşıyan en büyük enstrümanlardan biri de dengbêjler yani Türkücülerdir. “Dengbêj”lerin türkülerinin çoğunluğu da yaşanan kan davalarından ötürü yaşatılan acılar anlatılmaktadır.” 

Alphan:

“Aslında dikkat edilirse geçmişte ve bugün de olduğu gibi aşiretler arasındaki kan davaları gibi Türk siyasetinin de kan davası üzerinden politika belirlediğini, hiçbir zaman geçmişin kan davalarından kopamadığını ve toplumsal barışı bir toplumsal adaletle sağlayamadığını da görüyoruz.” dedi. 

Cüneyt Alphan; 

“Maalesef İslam devletlerinde ve özellikle Ortadoğu devletlerinde kan davalarının çok fazla olduğunu görüyoruz. 

Müslümanlar 1400 yıldır sadece kadınının bedeni üzerinde devrimler yapmaya çalışıp bilimden, ilimden ve uygar dünyadan uzak kaldığını da üzülerek belirtmek isterim.

Oysaki Kur’an bir ilimdir ve kâinatın tamamını kapsar.

İlim var olandır. Bilim ise var olanı bulabilme sanatıdır.  

Eğer İslam devletleri veya Müslümanlar ilimden, bilimden, felsefeden uzaklaşmayıp dünyadaki gelişmelere ayak uydurabilselerdi bugün en somut olarak Filistin’de yaşanan vahşete ne biz ne de tarih tanıklık etmeyecekti” dedi.  

 

Roman da aşkı da anlatırken yine kadın kimliğine de vurgu yaptığını, aşkın hiçbir zaman davet üzerine insanların kapısını çalmadığını, daima randevusuz geldiğini, insanı ıskaladığını, insanı aşk ile aptallık arasında sıkıştırdığını, çoğu zaman duyguların akla hâkim olduğunu kaydeden Alphan; 

Aşk duygusu; nezaket kurallarına uymadan gelen davetsiz bir misafir gibidir. 

Bazen engellenemez ve karşı konulamaz bir duygu olabiliyor. Bazen kendinden çok büyük birine, kadın veya erkek fark etmez, âşık olabileceğin gibi, kendinden çok küçük birine de âşık olabilirsiniz. 

Dengeyi tutturmak ve dengine göre âşık olmak zordur. 

Burada ayıplanacak veya kınanacak bir durum da yok! 

Bu duyguyu veren de evrenin ve tüm kâinatın sahibi Allah’tır. 

Dikkat edilirse evrenin kendisi de zaten doğurgandır.

Cenab-ı Allah bu doğurganlık özelliği kadına da vermiştir. 

Ama eğer aşk duygusu olmasaydı insanlığın üremesi, gelişmesi mümkün müydü? 

Hayır! Değildi. 

Eğer kadın ve erkek aşk duygusundan yoksun olsalardı bugüne kadar 84 milyar insan yaşayıp-ölür müydü? 

Bu özellik sadece insanlarda yok, hayvanlarda ve tüm canlılarda da vardır. 

Bir dişi penguen bir erkek penguene bir öpücük vermek için ona kırk çakıl taşı taşıttırıyor. 

O halde yaradılış gereği “aşk duygusu” kâinatın kendisidir. 

İnsanlık tarihinde aşka dair milyonlarca kitap ve şiir yazılmış ve bu dünya var oldukça yazılmaya da devam edilecektir.” dedi. 

Ankara’yı kendim gibi seviyorum…

Neredeyse hayatının yarısının Ankara’da geçtiğini, Ankara’yı çok sevdiğini, Ankara’ya olan vefa borcundan dolayı da bu romanı yazdığını, Cumhuriyet’in Başkenti, Cumhuriyet ilanının buradan verilmesi ve Türkiye Cumhuriyet’i Devletinin burada kurulması ve yönetilmesi nedeniyle de romanda Ankara siyasetine de vurgu yaptığını ifade eden Cüneyt Alphan; 

“Ankara’yı ve Ankara insanını seviyorum. 

Onlar da beni seviyor...

İnsan anlaşıldığı, değer gördüğü ve sevildiği yerde yaşamayı daha çok seviyor. 

Yirmi üç yıldır buradayım hiçbir komşum, arkadaşımla bir kavgam olmamıştır. Rahmetli annem de Ankara’yı çok seviyordu. 

Öyle ki, Diyarbakır’dayken Türkçenin “t”sini bilmeyen annem burada sürekli komşularla beraberdi. Türkçeyi çok rahat anlıyor, çat-pat kelimelerle de kendini ifade ediyordu…

Bu şehrin acılarını, sevinçlerini de ilmik ilmik yüreğime işledim.

Herkes gibi ben de bu şehirde âşık oldum, sevdim, mutlu-mutsuz anları yaşadım. 

Çok sevdiğim dostlarım oldu. Yazınsal hayatımda hep katkı sundular. 

Hep de gurur duydular…

Kamçıladılar beni. 

Hiçbir zaman hatalarımı, eksikliklerimi yüzüme vurmadılar. 

Ve hiçbir zaman dostluğumuzu çıkar veya maddiyatla ölçmediler. Öyle olsa parasız-pulsuz, çulsuz Cüneyt’i kim, ne yapsın…

Beni, ben olduğum için sevdiler. 

Çok kibarca eleştiri, öneri ve eksikliklerimi de ifade ettiler. 

Örneğin bir makale veya kitap yazarken, dostlarım, “Cüneyt’cim, şurada şu kelime hatası, cümle düşüklüğü var, aslında şu konuları da işleyebilirdin…” vs. hep ön-ayak oldular. Bu anlatılamaz bir duygudur. 

Siyasal, inanç ve etnik açıdan çok farklı olduğumuz dostlarım da var ama bu farklılığımız hiçbir zaman aramızda bir ayrıma yol açmadı, tersine ortak yanlarımızla birbirimizi sevdik, kardeş olduk, farklılıklarımızı da bir zenginlik olarak kabul ettik. 

Hepsine de minnettarım. 

Sonuç olarak şunu da söylemek isterim ki; bazen soruyorlar; kitaplardan para kazanıyor musun? diye. 

Bu soru benim için çok onur kırıcı bir sorudur.

Çünkü bir yazar, para için yazar-yazmaz derhal soysuzlaşır.

Hayatım boyunca yazdığım kitaplardan ötürü asla bir kazanç beklemedim, beklemem de. 

Kitap yazmamın çok nedeni var ama birincisi; çocukluktan beri okumayı-yazmayı seviyorum.

Okuma uğruna verdiğim mücadeleyi, döktüğüm gözyaşı iddia ediyorum Türkiye Cumhuriyet’i Devletinde hiçbir çocuk böylesi bir mücadeleyi vermemiş ve gözyaşı dökmemiştir. 

Çocukken köyümüzde ilkokul yoktu. Batman’da Medrese okurken altı ay gece karanlık sokaklarda korka korka okuma-yazma kursuna gittim. Çocuktum ve köpeklerden de çok korkuyordum. 

İlkokul diplomasını dışarıdan sınavlara girerek almam için de yaşımın tutması gerekiyordu ama tutmuyordu. Baba da olmayınca (altı yaşındayken babam rahmet etti) rahmetli annemin fistanından tutup Silvan’a götürdüm. Okul okumak için dava açtım, dört yıl yaşımı büyüttüm. Normalde 50 yaşındayım ama kimlikte 54’üm. 

Ailem imam olmamı istiyordu ama ben istemiyorum diye çok dayak yedim. 

Sadece rahmetli annem yanımdaydı. Hiçbir amcam, dayım vs. elimi tutup da yardım da etmedi. Tek başıma savaşımı verdim. Bugüne kadar tek başıma savaşımı verdiğim gibi. Ortaokul ve lise yıllarımda buz gibi soğuk otellerde, pansiyonlarda kaldım. Devlet yurdu hariç, o güzel ve sıcaktı. 

Lise de okurken yerel gazetelerden olan Diyarbakır Söz Gazetesi’ne okur köşesine sürekli makale yazardım. Yayımlandığında da yaşadığım mutluluğu da anlatamam. Makalelerimde âşık olduğum kızın ismi ile kendi ismimi yazardım. Özetle okuma uğruna verdiğim mücadeleyi, çektiğim çileyi anlatırsam emin olun koca bir roman çıkar.

Ha! Kader gülmedi, kazandığım üniversiteleri (Hukuk Fakültesi ve ODTÜ İn. Öğretmenliği) maddi imkânsızlıktan dolayı okuyamadım o da ayrı bir talihsizlik. 

Özetle; sevgi ve sorumluluk duygumdan ötürü yazıyorum. 

Bana bu imkânı verdiğiniz için de sizlere de teşekkür ederim.” dedi. 



GÜNDEM 28.07.2024 08:26:00 0
Amedspor'dan İlk Hamle: Aytaç Kara ile 2 Yıllık Anlaşma! Yeni sezona iddialı bir kadroyla girmeyi hedefleyen Amedspor, orta sahasını Süper Lig tecrübesiyle güçlendiriyor; ilk transfer hamlesi Aytaç Kara oldu
Diyarbakır’da iş kazası: İnşaat iskelesinden düşen usta yaşamını yitirdi Diyarbakır’ın Çermik ilçesinde bir inşaatta çalışan usta, iskelede çalıştığı sırada dengesini kaybederek düşüp hayatını kaybetti
Diyarbakır’da kadın cinayeti: Bir kadın, kayınpederi tarafından silahla katledildi Diyarbakır, bir kez daha aile içi şiddetin ölümcül yüzüne tanıklık etti: S.N., kayınpederi tarafından silahla öldürüldü.
Diyarbakır kırsalında gizemli ölüm: Bir erkek cesedi bulundu Diyarbakır’ın Ergani ilçesine bağlı kırsal Gisto Mahallesi’nde sabah saatlerinde arazide yürüyen köylüler, sessizliği bozan korkunç bir manzarayla karşılaştı: yerde hareketsiz yatan bir erkek cesedi.
Gündem Yaratan Muhammed Yakut, Tahliye Edildiği Gün Hayatını Kaybetti Deliler Delisi" lakabıyla tanınan Muhammed Yakut’un kalp krizi sonucu hayatını kaybettiği öne sürüldü
Tunç Soyer Gözaltına Alındı: İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne Soruşturma Operasyonu İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik düzenlenen operasyonda, önceki dönem belediye başkanı Tunç Soyer sabah saatlerinde gözaltına alındı.
Diyarbakır'da Aile İçi Silahlı Kavga: Bir Kadın Hayatını Kaybetti Aile içi husumet bir cana mal oldu: Çınar’da silahların konuştuğu kavgada bir kadın hayatını kaybetti.
512 milyon TL’lik vurgun! Diyarbakır merkezli ‘Akbaba Operasyonu’nda dev dolandırıcılık çetesi çökertildi Diyarbakır Emniyeti'nin yürüttüğü 'Akbaba Operasyonu', 14 ilde eş zamanlı baskınlarla sonuçlandı; kripto ağlar üzerinden yürütülen 512 milyon TL’lik dolandırıcılık zinciri kırıldı