Kürt müziğinin unutulmaz sesi, “Taçsız Kraliçesi” Ayşe Şan, vefatından 29 yıl sonra vasiyeti yerine getirilerek doğup büyüdüğü topraklara geri dönüyor. 1996 yılında İzmir’de yaşamını yitiren sanatçının naaşı, yarın sabah düzenlenecek törenle Diyarbakır’da toprağa verilecek.
Diyarbakır Havalimanı’nda sabah saat 08.00’de başlayacak karşılama töreninin ardından, Ayşe Şan’ın cenazesi saat 10.00’da Yeniköy Mezarlığı’na defnedilecek. Anma programı, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından organize ediliyor.
1938 yılında Diyarbakır’da dünyaya gelen Ayşe Şan, Kürt bir dengbêj babanın ve Ermeni bir annenin kızı olarak çok dilli, çok kültürlü bir kimliğin içinde büyüdü. Henüz çocuk yaşlarda müzikle tanıştı; babasının evinde kurulan dengbêj meclislerinde sesiyle yoğruldu. Halk arasında Eyşa Xan, Eyşana Osman ya da Eyşana Kurd olarak da tanınan sanatçı, güçlü sesi ve yürek burkan ezgileriyle kısa sürede tanındı.
Genç yaşta evlendirilip anne olan Şan, kısa süren evliliğinin ardından müziğe sarıldı. Antep Radyosu’nda sahne almaya başladı, 1960’lı yıllarda İstanbul’a taşındı. Kürtçenin yasaklı olduğu dönemlerde dahi halkının dilinden, duygusundan vazgeçmeyerek büyük bir cesaretle Kürtçe şarkılar söyledi. “Ez Xezal im”, “Lê Lê Ximşê” ve “Gurbette” gibi parçaları hafızalara kazındı.
1972’de siyasi baskılar nedeniyle Almanya’ya göç eden Ayşe Şan, burada hayatının en büyük acısını yaşadı. Henüz 18 aylık olan kızı Şehnaz’ı kaybetti. Bu büyük kaybın ardından yazdığı “Qederê” adlı ağıt, hem şahsi bir yasın hem de halkının ortak kaderinin simgesine dönüştü.
Irak’a ve ardından tekrar Türkiye’ye dönen Şan, Diyarbakır’a yerleşmek istediyse de ailesinin karşı çıkması nedeniyle İzmir’e yerleşmek zorunda kaldı. Yaşamı boyunca sürgünle, yasakla, yalnızlıkla mücadele eden Ayşe Şan, 1996 yılında kansere yenik düştü. En büyük arzusu, Diyarbakır’da defnedilmekti; ancak bu vasiyeti yıllar boyunca yerine getirilemedi.
Ayşe Şan’ın mezarının 29 yıl sonra Diyarbakır’a taşınması, sadece bir defin değil; aynı zamanda bir halkın belleğiyle, tarihsel yaralarıyla yüzleşmesi anlamına geliyor. Ezgileriyle halkının sesini taşıyan sanatçı, nihayet kendi topraklarında ebedi istirahatgâhına kavuşacak.
Halkının acısını, özlemini ve direnişini şarkılarında dile getiren Ayşe Şan, artık sadece şarkılarıyla değil, varlığıyla da memleketine dönecek.